Moody's: Türkiye'nin kredi profili, dirençli büyüme ve nispeten güçlü kamu finansmanlarını politik riske ve dış kırılganlığa karşı dengeliyor
Moody's Investors Service, bugün yayımladığı yıllık raporunda
Türkiye'nin (Ba1, negatif) kredi profilinin, ülkenin büyük ve esnek
orta gelirli ekonomisini, dirençli büyümeyi ve elverişli demografiyi
yansıttığını belirtti. Ülkenin kredi ile ilgili karşılaştığı önemli
zorluklar arasında, politik risk ve büyük dış kırılganlık bulunuyor.
Moody's'in Kıdemli Başkan Yardımcısı ve raporun yazarlarından Kristin
Lindow, "Mali teşvik ve liranın değer kaybetmesi nedeniyle Türkiye'nin
kamu finansmanlarında son bir yılda ciddi bir düşüş olsa da ülkenin
dirençli ekonomik büyümesi ve hükümetin kontrol altındaki borç
metrikleri, önemli kredi dayanakları sunmayı sürdürüyor," dedi.
Kamu finansmanları, Türkiye'nin ulusal kredi itibarı için güç
kaynağıdır. Bununla birlikte, dünya genelinde yükselen faiz oranları,
halihazırda büyük alış-satış farkları ve daha büyük borç alma
ihtiyaçlarının olduğu bir ortamda mali sonuçlar almak
zorlaşabilecektir.
Türkiye'nin borç stoku GSYİH'in %30'u seviyesinin altında ılımlı
olarak devam etse de bütçe açığının büyümesi ve bundan dolayı alınan
krediler, borç/GSYİH oranının on yıldan uzun süredir devam eden
istikrarlı düşüşten sonra yükselmeye başlamasına neden oldu.
Moody's'in odağındaki senaryoya göre hükümetin genel borç/GSYİH
oranının 2018 yılında %30'un altında kalması beklenmektedir. Hızlı
enflasyonun beslediği yüksek nominal GSYİH büyümesi, daha büyük bütçe
açıklarına finansman sağlamak için alınan çok miktardaki krediyi büyük
oranda dengeleyecektir.
Türkiye, özellikle yurt içindeki politik risklerin ve ülkede geniş
cari işlem açıkları ve dış ya da döviz için yüklü miktardaki yeniden
finansman gereksinimleriyle ortaya çıkan büyük dış finansman
ihtiyaçlarının neden olduğu olay riskine karşı çok hassas durumdadır.
Dış dengesizlikler ve yıllık yeniden finansman gereksinimleri yüksek
seviyelerde oldukça tediye dengesi baskıları, Türkiye'nin kredi
notunun yükseltilmesi önünde engel oluşturmaktadır. Ancak söz konusu
kırılganlıklarda yapısal azalmalar veya Türkiye'nin kurumsal ortamında
ya da rekabet gücünde iyileşmeler olursa kredi notunun yükseltilmesi
yönünde bir baskı gelebilir.
Kredi verilebilir durumdayken azalan politik risk, kredi görünümün
istikrarlı hale gelmesini sağlayabilse de, yanında dış kırılganlıkta
sürdürülebilir bir iyileşme olmadan kredi notunun yükseltilmesini
sağlamayacaktır.
Tediye dengesi krizi olasılığı yükselirse Türkiye'nin kredi notu
düşürülebilir. Bu da hızla değer kaybeden kurun yanında ülkenin büyük
dış açığına sağlanan finansmanda eksiklikler nedeniyle döviz
rezervlerinde hızlı bir azalma olmasıyla ilişkili olabilir.
Büyümedeki zayıflığın devam etmesi ve bununla ilişkili olarak
hükümetin mali gücünün kötüleşmesi, kurumsal gücün daha da
sarsılmasının yapacağı gibi, kredi notunun düşürülmesine yol açabilir.
Türkiye'nin makro politika çerçevesinin uyumu ile mali ve dış
istikrarın korunması, ülkenin kredi itibarı için önemli etmenler
olmayı sürdürecektir.